Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Rize’nin
Geleneksel Mimarisi  
KONUT ve EKLENTİLER





İÇİNDEKİLER

5.3.1. Genel Esaslar
 
5.3.2. Yapı Düzeni  

5.3.3. Doğal Arazi Yapısı
       
5.3.4. Yerleşim

5.3.5 Malzeme ve Yapı  Strüktürü

5.3.5.1. Ahşap Yığma                                 

5.3.5.2. Kütük Yığma
                                                                                          
5.3.5.3. Yontma Ahşap Yığma      
                                                                                   
5.3.5.4. Ahşap Karkas  (Çatma)    
                                                                                         
5.3.5.5. Blok Ahşap Dolma      
                                                                                             
5.3.5.6. Göz Dolma 
                                                                                              
5.3.5.7. Muska Dolma
                                                                                              
5.3.5.8. Caka tura
                                                                                                   
5.3.5.9.  Karma Yapı   Sistemi 
                                                                                             
5.3.5.10.Çatı Kuruluşu 
                                                                                     
5.3.6.   Üslup ve Estetik 
                                                                                                   
5.3.7.   Yayla Ev leri 
                                                                                                 
5.3.7.1. Ahşap Evler 
                                                                                                   
5.3.7.2. Taş Evler
5.3.8.   Nayla /Serender
5.3.1.GENEL ESASLAR : 
Geleneksel Mimari ; sosyo kültürel değerler ,yerleşme anlayışının,ışığı altında, yerel yapı malzemesi kaynaklarından ,ağırlıklı olarak ahşabın ve ikinci planda taşın ,doğa koşullarına en uygun, kendine özgü buluş ve çözümler ile  biçimlendirildiği yapı sanatı ve eseri olarak ,Anadolu Mimarlığının en karakteristik özelliklerini taşır.
Yöre mimarisini  anlatırken;  öncelikle yerleşme karakterinin oluşumunu irdelemek ev  ve eklentilerinin aile işletmesindeki yerini belirlemek, mekan organizasyonunu ortaya çıkarmak ve daha sonra yapı sanatının özelliklerine doğru, genelden ayrıntıya ulaşmak daha yararlı olacaktır.
Rize mimarisi; usta-çırak ilişkisi şeklinde, nesilden nesille aktarılan çok eski yapı bilgisinden ve becerisinden kaynaklanır.
Deniz teknesinden köprülere,mescitlere,evlere ve ev içinde kullanılan kap, kacak,iskemleye kadar yaygın bir ahşap işleme  becerisi görülür.

Zorunluluktan doğan bir kısım  uygulamaların , estetik feda edilmeden yerine getirilebilmesi, yöre mimarisinde kendine has seviyeli bir üslûbun  doğmasına yol açmıştır. 

Ev ve naylaların (serender) geçme usulü ile irtibatlandırılarak ahşaptan yapılmaları, onlara sökülüp takılabilme özelliğini kazandırmıştır. Böylece ev ve naylalar insanlar arasında alınıp-satılabilmiş ve bozulup bir başka yere yeniden kurulabilmiştir.

5.3.2.YAPI DÜZENİ: 

Bölgenin yapı düzeni arazinin durumuna göre şekillenmiştir. Arazi dağlık olduğu için evler genelde dik yerlerde kurulur.
Evler ahşaptan, genellikle tek kat olarak yapılır, taş temel üzerine oturtulur. Evin yamaca dayanan arka kısmında mutfak, ön kısımda odalar bulunur . Oda sayısı genellikle ikidir. İhtiyaç halinde  evlerin yan taraflarına bir oda eklenebilir. Odaların altında oluşan  boşluk;  odaların hava akımlarından korunması ve sıcaklıktan yararlanılması için, ahır haline getirilir.  Evin içinden ahır la bağlantı kurulur.

  
Ocak mutfağın güneyindedir. Ocağın altı topraktır; üstü tuğla ya da taştan yapılır. Ocakta üç taş vardır;ikisi yanlarda biri de üst taraftadır. Buna tömelye taşı kısaca tömelye / temeli, bunun arkasındaki taşa da temele taşı denir.
Mutfağın zemini topraktır, penceresi yoktur, sadece dışa açılan kapısı vardır.
Toplum hayatı,evin  mutfağında geçer. Ailece  ve konuklarla mutfakta oturulur.Yemek burada yenir.Geceleri de oyunlar ve şenlikler mutfakta düzenlenir.
Yemek ocakta yakılan  odun ateşinde pişirilir.Fazla yemek yapılması gerektiğinde; ocağın yanında ikiye, üçe varan ateş yakılır. Yemek tavana kadar uzanan zincire takılan  kazanda ve /veya sac ayak üzerindeki tencerede pişirilir.  

5.3.3.DOĞAL ARAZİ YAPISI:

Bölgenin arazi yapısı; yalnızca batı ve kuzeybatıdan esen nemli rüzgarların ulaşmasına izin vermektedir. Kuzeyden esen soğuk rüzgarların perdelenmesi ve batıdan yamaçlara ulaşan nemli rüzgarların sıradağları aşamaması, yöreye yağışlı ve ılıman bir iklim kazandırmıştır.

Bu durum narenciyeye kadar varabilen çok zengin floranın özellikle kıyı kesiminde yaygınlaşmasını sağlamıştır. Kıyıdan iç kesimlere yükseldikçe çam, ladin, kestane, ceviz, gürgen, pelit, ardıç vb. türlerinden oluşan orman alanları 2000-2500 metre yükseltilerdeki yaylalarda yalnız çam türleri ile son bulmaktadır.

Bölgenin yağışlı olması ;dağlarının denize yönelmiş yamaçlarından kıyıya dik inen çayların ve derelerin zamanla yataklarını aşındırarak derin vadilerin oluşmasına neden olmuştur.

Bu engebeli ve çok hareketli topografya; yöre insanına farklı bir karakter kazandırmıştır. Yöre insanı yaşamını devam ettirebilmek için doğanın olumsuz etkilerini kendi lehine çevirmek üzere sürekli mücadele vermek zorundadır.

5.3.4.YERLEŞİM:

Arazi durumu itibariyle evler birbirinden uzak,tek veya  birkaç evlik mahalleler halinde kurulmuştur. Bütün köyün ya da mahallenin bir arada yapılmasına elverişli genişlikte düz arazisi yoktur. Ayrıca halkın;  tarla, çayır ve bahçelerin korunması engebeli arazide ürünlerin eve kolayca taşınması aynı zamanda ahırın önündeki gübrenin tarlaya aktarılmasının sağlanması gibi sebeplerde arazisinin başında bulunmak istemesi geleneği; dağınık yerleşik düzeninin bir başka sebebidir.

Rize'de yerleşim: kıyı ve iç kesimler de olmak üzere iki farklı doku oluşturur. Günümüzde kıyı kesimi iç kesimlerden göç alırken , 20 yy.ın ortalarına kadar iç kesimlerdeki kırsal yerleşim alanları ,daha çok nüfus barınırdı.Eskiler,korsanlar yüzünden kıyı kesiminin pek emniyetli olmadığını anlatırlar.Bu gün kıyı yollarının genişletilmiş , deniz ulaşımına karşı kara taşımacılığının yoğunlaşmış olması,kıyı yerleşmelerinin çoğalmasına ve büyümesine neden olmuştur.
 
İç kesimlerde, daha çok vadi yamaçlarında yer alan yerleşmeler de topografya ile uyumluluk vardır. Çok engebeli ve geçit vermeyen araziler boş bırakılmış, buna karşılık küçük düzlükler, su başları ve güneşlenme olanaklarının elverdiği  kesimler ise küçük ve dağınık mahalleler biçiminde yerleşime  açılmıştır. 

1000 m 2000 m rakımlarındaki geçici yerleşmelerde evler daha basit ve küçüktür. BAGEN ve KOLİV olarak isimlendirilen bu evler , ya köyden uzak  tarladaki  ekinin; domuz, ayı gibi yabani hayvanlardan korunabilmesi amacıyla  yada yaylaya çıkış ve inişlerde konaklamada  kullanılır.

Arazinin yerleşmeye izin verdiği en son rakım 2000-25000  metre yükseltilerdeki yaylalardır. Yayla evleri mezra yapılarına oranla daha çok gelişmiştir. Yaz aylarında yaylada  yaşanmış olması bu gelişmişliğin nedenidir. Ancak yayla evleri; yapı detayları itibarı ile köy evlerine göre oldukça kaba ve basittir.  

Yaylaya çıkış amacı; hayvanların doğal ortamda daha sağlıklı olarak beslenmelerini sağlamak , onlardan yüksek  verimle, daha kaliteli  ürünler elde etmektir.Bu nedenle hayvan barındırılan mekanlara, insana ayrılan mekanlar kadar özen gösterilir.
  
Genellikle yerleşim ; iç kesimlerde daha sıklaşırYüksek yerleşmedeki  dağınıklığın öncelikli nedeni,  3-5 dönümünden 15-30 dönüm  arasında değişen çeşitli büyüklüklerdeki araziye sahip olan her ailenin  evini kendi arazisi içinde kurma isteğidir. İkinci neden ise Anadolu'nun diğer bölgelerinde toplu yerleşmeyi zorunlu kılan içme suyunun Rize'de her arazinin  içinde ya da yakınında var oluşudur.
Ancak içerilere doğru yükseldikçe kıyı kesimine oranla su olanaklarının azalması su  başlarında toplanan sık dokulu yerleşme karakterini ortaya çıkarmıştır.
Evlerin arazi üzerine yerleşimini   belirlemede; suya yakınlık, sabah güneşini görme, ekili alanları kontrol edebilme ve en önemlisi güzel manzarayı görebilme gibi ilkeler esastır. Örneğin kar yağışının yoğunlaştığı iç kesimde ev kurmak için arazinin çığ altında kalmayacak bir bölümü seçilir.
Bir ailenin barındığı yerleşim ünitesinde , hayvanların kışlık yiyeceklerinin korunduğu BAGEN (Samanlık), insanların kışlık gıda depolamasında kullandıkları SERENDER ve ambarlar, bazı evlerde fırın ve ayrı tuvalet gibi küçük yardımcı yapılar evin yanında yer alır.
 
Genellikle fındık, mısır, meyve ve sebze üretimiyle geçinen insanların, iç kesimde hayvancılıkla, kıyı kesimlerde ise balıkçılıkla uğraşmaları evlerin yakınındaki yardımcı birimlerin arasında ,ahır  ve kayıkhane gibi yapıların da yer almasını zorunlu kılar.  
Son 30-40 yıldır çay üretiminin yaygınlaşması ; özellikle daha önceleri az çalışan erkek nüfusa,iş olanakları sağlamış ve geleneksel üretimlerden  bazılarının  sona ermesine neden olmuştur. Tüketim için üretimin giderek azalması, serender ve ambar gibi yerleşim ünitesi içinde ki yardımcı yapıların da eski önemlerini yitirmelerine neden olmuştur.

Kent ve kasaba yerleşmelerinin eski karakteri   bahçeli evlerin yan yana geldiği, seyrek yerleşim dokusu iken, zamanla ticaret ve hizmet sektörlerinin çoğalmasıyla binalar sıklaşmış, yükselmiş ve bitişik yerleşme düzenine dönüşmüştür.
 Günümüzde ancak teknolojinin, ulaşımın ve iletişim araçlarının henüz girmediği yada geç girdiği iç kesimler, eski karakterini koruyabilmektedir.
5.3.5.ÜSLUP VE ESTETİK:

Zorunluluktan doğan olağanüstü ve zeki buluşlarla dayalı detay çözümlemeler nedeniyle, yörenin yapı üslubu ve estetiğini doruklara ulaşmıştır.

En karakteristik özellikler;"Göz dolma" dolgulu çatma yapılarda görülür. Göz dolma yapı tekniği 17x23  veya 20x25 boyutlarındaki dikdörtgen boşluklar içine aynı ölçülerde hazırlanan dere taşlarının yerleştirilmesi ile kurulur.

Temel üstünden çatıya kadar boşlukları oluşturan dikmeler ile yatay bağlantılar için çivi ya da benzeri hiçbir tespit elemanı kullanılmadan geçme ile birbirine irtibatlandırılması ; yapılara sökülüp kurulabilme niteliği de kazandırmıştır.

Detaylamadaki ustalığın örtülmemesi için özellikle sıvanmayan duvarlar, problem çözerken estetik yaratabilen ustaların başarısını dile getirir.  Bu evler, alabildiğine yeşil doğal içinde zamanla rengi kararan kestane ağacı ile kurulmuş dış yüzeydeki kutucuklara gri, yeşil, sarı, siyah gibi çeşitli renklerde dere taşlarının belki tesadüfi, belki de ustanın estetik anlayışına göre serpiştirilmesinin ortaya çıkardığı renk ve strüktürün etkisi ile insanlara mutluluk ve güzel duygular aşılayan bir ortam sunabilmektedir.

Kim bilir,belki de insanların doğayı güzelleştirmesi gibi kutsal bir görevi, eski Karadenizli ustalar üstlenmişlerdi.


5.3.6.MALZEME VE YAPI STRÜKTÜRÜ 

İklim yapısının yöreye sunduğu olanakların en önemlileri su ve yeşilliktir.Yaşamın sürekliliği için vazgeçilemeyecek bu iki gereksinim Rize'de fazlasıyla mevcuttur.

Ahşap, kolay bulunan ve kolay işlenebilen bir yapı malzemesi olduğundan öncelikle tercih edilmiştir. Topografya, iklim ve floranın belirlediği koşullar ; ahşabın diğer yerel malzemeler birlikte farklı kullanım olanakları,mimariye çeşitlilik içinde uyum kazandırmıştır. Yapı malzemesi olarak çam, ladin, kayın, kestane gibi ahşabın dayanıklı türlerinin kullanımı yaygındır. Kıyı kesimde kestane, iç kesimde ise çam; yakın çevreden kolayca temin edilebilmiş olmaları nedeniyle en çok tercih edilen yapı malzemesidir. Bunlardan başka ardıç, ceviz, meşe ve kara ağaç gibi daha az bulunan sert ağaç türlerine de yer verilmiştir.

Ahşabın yanı sıra daha az bulunması nedeniyle ikinci derece kullanılan yapı malzemesi taştır. Ayrıca özellikle kıyı kesiminde çatı ve bacalarda tuğla, kiremit gibi pişmiş toprak kullanılmıştır.

Bu malzemelerin  yapı içinde kullanılış biçimine göre; yapı sistemleri basitten gelişmişe doğru "ahşap yığma", "ahşap karkas" ve "karma" olmak üzere üç grupta toplanabilir. 

5.3.6.1.AHŞAP YIĞMA:

Ahşap yığma; yatay konumda üst üste bindirilerek dizilen taşıyıcı ahşap elemanlarla kurulan yapı sistemleridir.
Dikey elemanlar yalnızca kapı ve pencere kenarlarına zorunlu olarak yerleştirilmektedir. Köşelerde "boğaz geçme" ile kilitlenen birleşmelerin, sağladığı rijitlik ,kapı ve pencere boşluklarında zayıflamaktadır.                    
Bu yüzden ve dış yüzeylerde açılması zorunlu bütün boşlukların yanlarına yatay elemanları tutan ve kapı yada pencere kanatlarının tespitine olanak veren dikey elemanlar yerleştirilmektedir .

5.3.6.2.KÜTÜK YIĞMA:

Genellikle yerleşim birimlerinin tek katlı yardımcı yapılarında ve yayla evlerinde uygulanmıştır. Temelinden çatı örtüsüne kadar ahşap malzeme ile inşa edilmiştir. Yayla evleri balta ile işlenmiş silindirik kütüklerin yatay olarak üst üste dizilmesiyle kurulur. Köşelere KARA BOĞAZ denilen geçmeli birleşme detayı uygulanır.

İç ara bölmeler dahi dış duvarlar gibi kaba işlenmiştir. Üst üste dizilen yatay ahşap taşıyıcılar dış duvar elemanları ile birleştirilirken uçları dışarıya taşırılır. Mukavemeti güçlendirmek için yapılan bu uygulama binanın plan düzeninin cepheye yansımasını sağlamaktadır.

Pencereler yatay kütüklerin kertilmesiyle elde edilen deliklerden ibarettir. İki eğimli beşik çatıda; taşıyıcı strüktür olarak yine balta ile işlenmiş daha ince kesitli ahşap malzeme kullanılmıştır.  Çatı örtüsü  olarak, 80-100 cm. uzunluğundaki düzgün elyaflı kütüklerin balta ile yarılmasıyla elde edilen HARTAMA lar  bindirmeli olarak yan yana ve arka arkaya dizilir. Hartama denilen bu tahtaların özelliği, ortaya çıkan lifler sayesinde yağmur ve kar sularını yanlara kaçırmadan eğime doğru yönlendirmeleridir. 

Kütük yığma sistemi yaylaya yakın köylerde; bodrum katlarda ,kış evi ve ahır mekanlarında uygulanmış, üst katlarda ise yontma ahşap yığma tercih edilmiştir. Bazı dağ köylerinde yayla evlerinde olduğu gibi tümü kütük yığma sistemler görülebilmektedir.

5.3.6.3.YONTMA AHŞAP YIĞMA:
                                                                                                                                               Genellikle iki katlı olan köy ve kasaba evlerinin eski örneklerinde üst katlar yontma ahşap yığma yapı sistemi ile inşa edilmiştir. Yarı gömülü olan bodrum katlar kalın taş duvarlarla kurulmuştur. İlk örneklerde balta ile yontularak elde edilen 7-10 cm kalınlığındaki tahtaların yatay konumda taşıyıcı olarak kullanılırken;sonraları, iki kişinin kullanabildiği büyük hızarların devreye girmesiyle bu tahtaların kalınlığı,4-5 cm kadar düşmüştür.

Köşeler daha hassas işlenmiş BOĞAZ GEÇME, detayları geliştirilerek birleştirilmiştir. Pencere ve kapılar yapının yatay taşıyıcılarını boşluk boyunca tutan dikey elemanlar kullanarak oluşturulmuştur. Kapı kanatları ve pencere kapakları dövme demir menteşelerle tespit edilmiştir. 

Çatı strüktürü üç omuz yada dört omuz olmak üzere yine demir dövme çivilerle tespit edilerek kurulmuştur. Bunların yanı sıra kilit, halka ve çengel gibi pencere ve kapı kullanımı için gerekli olan elemanlar dövme demirden yapılmıştır. Bunların dışındaki tespit elemanı yalnızca ahşap kamadır. Çatı örtüsü iç kesimlerde hartama ,kıyı kesiminde ise alaturka kiremittir. Yontma yığma yapı örnekleri kıyı kesimlerinde kalmamış iç kesimlerde ise ulaşım olanaklarının yeterli hale gelmediği yerleşmelerde şimdilik mevcutturlar.

5.3.6.4.AHŞAP KARKAS / ÇATMA: 
                                                            
Yapıların ana ve ara taşıyıcıları yığma sistemin aksine dikine yerleştirilmiştir. Öncelikle taş duvarla hazırlanmış temel, eğimin düşük olduğu kesimde kısmi bodrum oluşturacak şekilde yükseltilir ve bu duvarların üzerine düzgün olarak hazırlanmış kalın ve geniş taban ağaçları köşeleri boğaz, yada köşe birleşmeleri her iki yönde de birbirini bırakmayacak şekilde kenetleyenyörede KURT BOĞAZI olarak tanımlanan  geçmelerle birleştirilerek yatay konumda yerleştirilir. 

Taban ağaçlarının önceden belirlenmiş noktalarına köşe ve ara dikmeler dikilir. Direk başlarına da yatay kirişleme atıldıktan sonra üç yada dört eğimli çatı strüktürü kurulur.  

Ahşap karkas yapı strüktürü yörede "Çatma sistemi" olarak bilinir. Bu yapı sisteminin dış duvarının oluşumunda farklı uygulamalara rastlanır. Karkas sisteminin yüzey boşlukları ahşap, yada taş malzeme ile doldurulur. Eğer bu dolgu yatay olarak ahşap tahtalarla sağlanıyorsa BLOK AHŞAP DOLMA,kare yada dikdörtgen şeklindeki boşluklara teker teker aynı formda taşlar diziliyorsa GÖZ DOLMA,üçgen şeklindeki boşluklara birden çok taş parçaları harç ile yerleştiriliyorsa MUSKALI DOLMA adı verilir.

Ayrıca yatay taşıyıcıların taşıdığı direklerin arası dikey elemanların yakın aralıklarla  ızgara oluşturup,araları harçla taş parçaları doldurularak kapatıldığı ,CAKA TURA olarak tanımlanan cephe dolgu sistemi vardır. 

5.3.6.5.BLOK AHŞAP DOLMA:
                                                                                                                     
Yatay ve düşey ahşap yapı elemanlarının aralarındaki boşluk yatay olarak blok ahşaplarla doldurulan cephe sistemidir. Bu sistemde taşıyıcı yapı elemanlarıyla dolgu elemanları birlikte uygulanır. Çünkü yatay olarak üst üste dizilen dolgular dikey taşıyıcılara açılan oluklara geçirilmektedir. Böylece yapının yatay yüklere karşı mukavemeti artmaktadır.

Pencere ve kapı boşluklarındaki dikey taşıyıcılar ; kapak ve kanatların tespit edildiği kasa görevinini de görürler. Yatay ahşap elemanlar dış yüzeyler kalın iç yüzeyler ise incedir. Dış yüzeyin kurulmasında ters v şeklindeki bindirmelerle üst üste dizilen yatay yapı elemanları, dış etkenlere karşı iç mekanı korurlar. İç bölmeler,ahşap kamalarla birbirine tespit edilmiştir.

5.3.6.6. GÖZ DOLMA:

Göz dolma tekniği; ahşap yapılarda cephe yüzeyi oluşturma sistemlerinden biridir.Kıyı yerleşimlerindeki yapılarda; göz dolma tekniği yaygın olarak uygulanmış daha sonra yerini muskalı dolma ve caka tura ya bırakmıştır.

Blok ahşap dolmadan sonra göz dolma cephe tekniğine gerek duyulması, zamanla ormanlık alanlarda tarla açılmasının yoğunlaşması ve büyük ağaç türlerinin azalmasından kaynaklanmıştır. Yapı malzemesi olarak yalnızca ahşaba bağımlı kalma yerine dolgu malzemesi olarak yöredeki taştan yararlanma fikri bu zorunluluktan doğmuştur.  

Cephe sisteminin kurulmasında ahşap karkas sistemde yatay taşıyıcılar, dikey taşıyıcılar, ara taşıyıcılar ve göz dolma dış yüzeyinin oluşturulması sırasında yine geçme detaylardan yararlanılır. 3x10 veya 5x10 kesitli   ahşap malzeme ile 17x22 veya 20x25 boyutlarında oluşturulan  kutu boşluklarla göz dolma yüzeyinin strüktürü kurulur. Bu kareye yakın dikdörtgen kutulara aynı form verilerek yassı dere taşları yerleştirilir. Bina cephesine ahşap yüzey kurgusuyla taş malzeme arasındaki küçük boşluklar kireç harçlarla sıvanarak doldurulur.

Pencere boşlukları cephe yüzeyindeki göz boyutunun verdiği olanaklara göre tespit edilir.  Genellikle yan yana 3 göz, üst üste 5 ya da 6 göz boş bırakıldığında göz dolma cephe sistemindeki standart bir pencere boyutu ortaya çıkmaktadır.

Bundan başka havalanması gereken tuvalet, depo, çatı arası gibi mekanlarda gözlerden bazıları özellikle boş bırakılır. Göz dolma cephe kurgusundaki gerek taş ve ahşap malzeme rengi,pencere ve göz oranları gerekse detay mükemmelliği yapıların çevreleri ile uyumunu ve yöreye özgü estetiğini ortaya koymaktadır.

5.3.6.7.MUSKALI DOLMA:

Muskalı dolma cephe sistemi; ahşap geçme yerine metal bağlayıcıların devreye girmesiyle oluşmuştur. Fabrika ürünü çivilerin ahşap tespitinde kullanılması detay işlemede kaybedilen süreyi kısaltmıştır. Göz dolmada olduğu gibi muskalı dolma cephe sisteminde de yatay, düşey ana ve ara taşıyıcılar aynen uygulanır. Muskalı dolma cephe yüzeyinin düşey taşıyıcıları 22-25 cm. ara ile yerleştirilir. Aralarında çapraz ahşap parçalar ile üçgenler oluşturulur. Bu üçgen boşluklar içine kireç harç ile küçük taş parçaları yerleştirilir.

Pencere boşlukları ara dikmelerin modülüne göre ayarlanır. Düşey boyutları göz dolmaya göre daha serbesttir. Yine de bire iki oranında dikdörtgen biçimindedir. Muskalı dolma cephe sistemi bazı uygulamalarda üzeri sıva ile kapatılırken,bazı uygulamalarda ise tüm cephe strüktürü dışardan algılanır. 

Detaylamadaki tespitler çivi ile gerçekleştirildiğinden göz dolma gibi sökülüp takılma özelliği yoktur.Bu tür binalar bir kereye mahsus kurulmaları nedeniyle; muskalı dolma tekniğini, gelişme olarak değil,yapım sürecini kısaltan basitleşmiş bir sistem olarak değerlendirmek daha doğrudur.
 
5.3.6.8.CAKA TURA:

Muskalı dolma cephe tekniğinin daha da basite indirgenmiş türüdür.Yatay taban ağaçlarının köşesine dikilen ana dikmeler yatay yüklere karşı iki yönde payandalar yerleştirilir.Ana ve ara taşıyıcılar,sonra cephe yüzeyini oluşturmak üzere tıpkı muskalı dolma tekniğinde olduğu gibi 22-25 cm ara ile daha küçük kesitli dikmeler yerleştirilir.

5.3.6.9. KARMA YAPI SİSTEMİ:

Karma Yapı" tanımı aslında yığma ve karkas sistemlerin bir arada uygulandığı yapılar için kullanılır. Bodrum duvarları bu tanımı etkilemez. Ancak sistem tümü ile karkas olsa bile dış duvarların kuruluşunda Blok Ahşap Dolma, Göz Dolma, Muskalı Dolma, Çakadura Dolgu sistemlerinden en az ikisinin bir arada kullanıldığı yapılar "Karma Yapı Sistemleri" dır. Yığma-karkas sistemlerinin birlikte kullanıldığı yapılar yine karma yapı sistemi olarak tanımlanabilirler.

Yığma-karkas sistemlere en tipik örnek, alt katı payandalı direkler üzerine oturtulan ahşap yığma serender yapılarıdır. Bu uygulamanın tersi de söz konusudur. Kütük yığma alt kat üzerine oturtulan ahşap karkas ahır ve samanlıklar da bu tür uygulamalara örnek verilebilir. Ayrıca ahşap yığma tekniği ile inşa edilmiş olmakla birlikte çepeçevre üç tarafı direkli ayvanla dönülmüş dağ köyü evleri de "Karma Yapı Sistemi" sınıfına alınabilir

5.3.6.10. ÇATI KURULUŞU:

Yapı sistemi ve dış duvar dolguları ne olursa olsun,  yapıların çatı kuruluşunda iklim koşulları önemli etkendir.

Duvarların yağmurdan korunabilmesi için saçaklar alabildiğine geniş tutulur.
Çatı arasının havalandırmasının nedenleri  ; strüktürün nem hapsinden dolayı çürümekten korunması ;kışın soğuk ,yazın sıcak havanın çatı arasına sıkışması önlenerek oda ve diğer mekanların ısı konforuna kavuşturulması, çatı arasına da saklanan bazı kuru gıda maddelerinin çürümeden korunması olarak sayılabilir. 

Çatı yüzeyleri iki, üç veya dört eğimli olabilir. Eğilimlere göre farklı görsel etki yaratan bu çatı türleri yörede sırayla "semer", "üç omuz", "dört omuz" olarak tanımlanır. Çatı örtüleri eskiden balta ile yarılan ahşap tahtalar (Hartama) ile örtülü iken daha sonraları kıyı kesimlerinde alaturka
kiremit yaygınlaşmıştır.

5.3.7.YAYLA EVLERİ:

Rize yaylalarında genelde 2 tip ev vardır.

5.3.7.1.AHŞAP EVLER:

Ormana yakın yerlerdeki yayla evleri ahşaptır.Ahır olan alt kat taş;mutfak,kiler,oturma ve yatma yerlerinin bulunduğu üst kat ise kalın tahtadan yapılır.Çatı,"Hartama","Harduma","Hartuma" yada "Hartıma" denilen,yaklaşık1,5-2 cm kalınlığında çam tahtalarla örtülür.Rüzgarda uçmaması için hartamaların üzerine taş parçaları konur.Kışın çok kar yağan kimi yaylalarda, duvarlar taş ve tek katlı olan evlerin hartamaları, çökme ihtimaline karşı bir tedbir olarak yayla dönüşü kaldırılıp bir kenara istif edilir, yaylaya çıkıldığında tekrar çatıya yerleştirilir.Üst katlar tek, bazen de iki bölmeli olurlar.

Tek bölmelilerde;kiler,mutfak,oturma ve yatma aynı yerde,İki bölmelilerde;bir tarafta mutfak ve kiler,diğer taraft oturma ve yatma yeri bulunur.
    
5.3.7.2 TAŞ EVLER:

Ormana uzak yaylalarda evler taştan yapılır. Taşlar uygun bir şekilde ve harçsız olarak üst ve üste konup duvarlar meydana getirilir. Kimi yaylalarda evlerin üzeri hartama, kiminde ise çadır bezi ile örtülüdür. Bu evler tek katlı ve tek bölmelidir. Evin bir tarafı mutfak, diğer tarafı ise oturma ve yatma yeri olarak kullanılır. Bazen yatma yerinin önüne basit bir perde çekildiği de olur.

Tek bölmeli olan bu evlerde hayvanlar evin yanında, etrafı fazla yüksek olmayan taş duvarlarla çevrili bir yere konur.
Tek katlı olan evler bazı yerlerde taş duvarla ortadan ikiye ayrılır. Bir taraf ahır olarak kullanılır.
Yayla evleri birbirine çok yakındır. Ancak aynı yaylada birden fazla köy çıkmışsa köyler, arasındaki mesafe biraz uzak olur. Pelovit Yaylasında olduğu gibi bazı yerlerde her köyün bulunduğu yere "vanak" denir. (Nurluca vanağı, Ortaköy vanağı gibi)

5.3.8.NAYLA / SERENDER :
 
Nayla; eski tapu kayıtlarında  serender denilen ve estetik açıdan Rize mimarisinin zirveye çıktığı  özel yapılardan biridir.Eski evlerin vazgeçilmez komşularıydılar. Her evin yanında görülen küçük, zarif, ahşap yapılar, eski mimarinin en güzel mümessilleri ve ağaç oyma bölümleri ile, en güzel ağaç oyma eserleri idiler.

İşlevlerinde  esas maksat, o dönemin ekmek hammaddesi olan mısırı kurutmak ve saklamaktı. Mısırdan başka ceviz ,fındık, hurma ve fasulye de naylalarda kurutulurdu.

Bunların çürümeden kuruyabilmesi için naylalar karşıdan karşıya rüzgâr geçecek şekilde yapılmışlardır. Ahşaptan kafes biçiminde delikli olarak yapılan naylanın bir veya iki çeperi içeriye devamlı hava girmesine sebep olur ve kurutma işlemini yerine getirir.

Nayla dört direk ve asıl gövde olmak üzere iki kısımdan meydana gelir. Gövde direklerin üzerine kurulur. Toprağa tespit edilen direkler, genellikle ağaçtan yapılır. Bununla birlikte odun yerine kara taşın kullanıldığı da olur. 

Yerden kazanmak için direkleri ahır üzerine yerleştirilmiş naylalar da vardır.Dört direk üzerine kurulan naylanın altı tamamen boştur.Dört adet direk üzerinde birer yuvarlak ağaç tekerlek bulunur ve onların üzerine de nayla yerleştirilmiştir.Bu ağaç tekerleklerin sebebi naylaya fare ve diğer zararlıların çıkmasını engellemek içindir.Yine aynı sebeple sabit bir merdivenle değil,gezici (portatif) merdivenle çıkılır. Merdivenden balkona geçilir. Merdivenin dayandığı yerin karşısında asıl naylaya girilecek kapı vardır. Kapı merdivenden 50 santim kadar yüksekte olur. Naylaya çıkılacağı zaman portatif merdiven getirilerek, özel olarak bırakılan çıkıntıya dayandırılır ve öylece yukarıya çıkılır.

Kurutulacak olan mısır ve diğer y iyecekler naylanın pencerelerindeki yatay ağaç kollara asılır ve kuruduktan sonra naylanın içerisine alınarak orada muhafaza edilir. Herhangi bir rutubetlenme olmaması,gıdaların küflenmemesi ve bozulmaması için, nayla duvarları rüzgar geçirecek şekilde ahşap kafes biçiminde yapılır, zemine de hava geçiren "çaçel" konur. Çaçel fındık ya da kızılcık dalından kafes şeklinde üretilen bir çeşit.döşemedir.  Ancak yeteri kadar fındık ya da kızılcık çubuğu bulunamaması halinde ,tahta döşemeli olarak yapılanlar vardır.

Naylanın üstünde kiremitli çatı konur. Nayla daki direklerle gövdenin başladığı yerde, kenarları aşağıya sarkık tenekeler çivilenir. Naylanın etrafı parmaklıklı balkonla çevrilir, kenarlarda oda biçiminde ambar bulunur. Bazı naylalarda saçağın dört tarafını çeviren ortasında kafes bulunan çıkma yerleştirilir. Meyve konulan her kısma içerden merdiven yapılır.   

Naylaya çoğunlukla mısır konur. Tarladan eve getirilen mısır, soyulduktan sonra koçan halinde çuval yada sepetle naylaya taşınır, kapalı olan asıl gövdenin ortasına, çaçelin üzerine serilir. Burada havalanan mısır kurur, bozulmadan durur. Bazen de mısır koçanları, kabuklarıyla birbirine bağlanmak suretiyle, daha iyi kuruması için, balkonun kenarlarına asılır.Mısır dışında;  fasulye, peynir, bal, pekmez, kavurma, reçel gibi gıda maddeleri özel kaplara doldurulduktan sonra naylanın iki tarafındaki ambarlara yerleştirilir.Fındık kenarlara, balkon biçimindeki boşluklara serilir.

Mısırdan çaya geçildikten sonra, ayrıca uzun süreli gıda maddelerine olan ihtiyaç azalınca naylaların sayısı gittikçe gerilemektedir. 

hayde  Rize’ye
Ana  Sayfasına 
dönmek için aşağıdaki linki tıklayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder